ÜYE GİRİŞİ ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

SENİRKENT

İSPARTA İLİ SENİRKENT İLÇESİ
SENİRKENT İLÇE TANITIM
senirkent
isparta senirkent
senirkent isparta
senirkent resimler
senirkent fotoğraflar
senirkent manzaralar
senirkent görüntüler
senirkent video
senirkent spor
senirkent yemekleri
senirkent haber
senirkent harita
senirkent ulaşım
senirkent turizm
senirkent otel
senirkent yurt
senirkent pansiyon
senirkent konaklama
senirkent konut
senirkent emlak
senirkent kiralık
senirkent satılık
senirkent arsa
senirkent daire
senirkent lojman
senirkent ekonomi
senirkent sanayi
senirkent ticaret
senirkent tarım
senirkent sağlık
senirkent hastahaneleri
senirkent devlet hastahanesi
sen,rkent kaymakamlık
senirkent belediye
senirkent iş
senirkent meb
senirkent eğitim
senirkent okul
senirkent kurs
senirkent lisesi
senirkent doğa
senirkent gezi
senirkent tatil
senirkent dernek
senirkent kültür
senirkent sanat
senirkent 
SENİRKENT İLÇE ADI MENŞEİ
 Senir kelimesinin anlamı Eski Türk dilinde (Göktürkçe`de) Dağ Yamacı, Dağın Eteği anlamına gelmektedir. Türk dünyası coğrafyasında sonu kent ismiyle biten batı Türk dünyasının son yerleşim yeridir. (Yarkent,Taşkent....Senirkent)
 SENİRKENT İLÇE TARİH
 İlçemiz 1370 yılında Oğuz soyundan olan Kayıhan Kabilesine ait Türk aşiretlerinin bölgeye yerleşmesi ile kurulmuştur.Kıraç ve sınır anlamına gelen senir sözcüğü ile şehir anlamına gelen kent sözcüğünün birleşmesi sonucu SENİRKENT ismini almıştır.Başlangıçta küçük bir köyken 1870 yılında Uluborlu İlçesine bağlı bir nahiye konumuna gelmiştir. 16 HAZİRAN 1952 yılında da 5959 Sayılı Kanunla müstakil ilçe olmuştur.

Senirkent Isparta'nın bir ilçesidir. Senir kelimesinin anlamı Eski Türk dilinde (Göktürkçe'de) Dağ Yamacı, Dağın Eteği anlamına gelmektedir. Türk dünyası coğrafyasında sonu kent ismiyle biten batı Türk dünyasının son yerleşim yeridir.(Yarkent,Taşkent....Senirkent) Okuma yazma oranı %100 dür. Cumhuriyet tarihinde, ilk defa kendi talebelerinin rahat okuyabilmeleri için başka şehirde (Afyon)öğrenci yurt binası yapan ilçe halkı, aynı zamanda ilk Türk Ocakları nın şubesini de açmıştır. İslam inancını ehli sünnet ve Hoca Ahmet Yesevi, Hünkar Hacı Bektaş Veli anlayışıyla yoğurmuş olan Senirkent halkı, ülkeye kazandırdığı bürokrat devlet adamları ile gurur duyar. Senirkent ovası tarihten önceki çağlardan itibaren insanların yerleşip yaşadığı bir bölgedir. Tarih öncesi yerleşimlerin kalıntılarına ovanın doğu yarısındaki sekiz hüyükte rastlanmaktadır. Bu höyüklerde, tarım araçlarının aşındırmasıyla meydana çıkan çanak-çömlekten (M.O. 4000-3000
KALKOTİTİK) taş-Maden devri, Eski Bronz (M.Ö. 3000-2000 ); HİTİT (M.Ö. 2000-1200 ); FRİKYA-İRAN (M.Ö. 1200-332 ); HELENİSTİK ( Büyük İskender'in ön Asya'yı istilâ ettiği çağ ( M.Ö. 333-135 )); Roma ( M.Ö. 135- M.S. 395 ); BİZANS(395-1182); OSMANLILAR (1385-1923 ) ve CUMHURİYET dönemi: İRAN, Helenistik ve ROMA çağlarında Höyüklerin dışında şehirler meydana gelmeye başlamıştır. (Apoloniya) Uluborlu; şimdiki Zincirli çevresinde idi.(Tumandos) Yassı viran önceleri kır bağlardaki höyüğün bulunduğu yerde
 iken önce güneye doğru yayılmış, Roma'nın son çağlarında bölgede asayiş bozulunca dağların eteğine doğru Değirmen kırı (MANDAS KIRI-ULTARLI-KİRAZLIK) denilen bölgeye taşınmıştır. Bizans şehri bu yerdedir. Türk fütuhatından sonra terk edilen bu şehrin doğusunda şimdiki YAS SI VİRAN kasabası bulunmaktadır. FİRİGYA devrinde şimdiki Alcıbar'ın birkaç yüz metre doğusunda bir şehir vardı. Doğu eteğindeki kayalara oyulmuş kemerler orada yaşayan insanların tapmakları idi. YUNAN-ROMA çağı kaynaklarında adı geçen HARMALA şehri burası olmalıdır. Senirkent'e en yakın yerleşim merkezi PLİNİSTRA şehri idi ki Senirkent'in iki km. kuzey-batısındaki Gömüler mevkiinde idi.
 BİZANS çağında bu şehrin kalıntıları ile inşa edilmiş olan CANLI KİLİSE'nin temelleri hâlâ görülmektedir. Sağören'den ve Papa çayından gelen sellerin sürüklediği teressübat bu şehrin kalıntıları üzerinde üç metre kalınlığında bir tabaka meydana getirmiştir. 1970'li yıllarda Papa çayının yeni ana kanalı açılırken burada ROMA çağma ait büyük bir şehrin temelleri meydana çıkarılmıştır. IX. yüzyıl boyunca ABBASÎLERİN Antitoroslar (Tarsus-Erzurum doğrultusu) boyunca uzanan BİZANS sınırına yerleştirdikleri bir milyona yakın TÜRK her yıl RUM (ANADOLU) ÜZERİNE Gazâ icra ediyorlardı. Bu gazaların hatıraları çeşitli menâkip kitaplarında yer almaktadır. Uluğbey'deki VELİ BABA menakibinde (Türkçe 600 sayfa) HASAN Gazî'nin bu savaşlarda şehit olduğu ve daha sonra gelen gazilerden (ZEYD-İ SADİS) tarafından şimdiki HASAN GAZI (VELİ BABA) nın Uluğbey'deki mezarı üzerine; yıktırılan canlı kilisenin taşları ile kubbeli bir türbe yaptırılmıştır. TÜRK'LERİN SENİRKENT BÖLGESİNE YERLEŞMELERİ; Malazgirt savaşından sonra (1071) Alparslan'ın amcazadesi SÜLEYMAN ŞAH; aşireti ile birlikte 1073 yılında, önce KAYSERİ ve KONYA'yı 1075'te de İZNİK'i alarak başkent yaptı. Birkaç yıl sonra da bölgemiz
Türklerin eline geçti. Fakat birinci Haçlı seferi sırasında (1096-1105) zırhlı şövalye ve KontTarın idaresindeki kalabalık Haçlı orduları karşısında Selçuklu'lar geri çekilirken; harekete geçen Bizans imparatoru Aleksiyos Komnenos (1081-1118) ve oğlu YO ANNE S KOMNENOS (1118-1143), Konya'nın batısında Sultan dağlarına kadar uzanan bütün Batı Anadolu'yu, Akdeniz ve Karadeniz kıyılarını geri alarak İÇ ANADOLU'da bir step devleti durumuna düşen KONYA SELÇUK Sultanlığını üç taraftan bir atnalı şeklinde kuşatıyordu. Türkleri Anadolu'dan tamamen atmak maksadıyla büyük bir ordu ile harekete geçen MANUEL KOMNENOS'un (1143-1180) MİRYOKEFALON Savaşında II. Nci KILIÇASLAN tarafından ağır bir bozguna uğratması Türklerin Anadolu'da tekrar genişlemesine; Güneyde Antalya ve Alanya; kuzeyde Karadeniz kıyılarına ulaşmalarına imkân hazırlamıştır. Büyük bir hükümdar olan Alâeddin Keykubad (1220-1273) sınırlar üzerine
Orta Asya’dan kalabalık kütleler halinde göç eden Türkmen-Oğuz boylarım Bizans sınırları üzerine yerleştiriyordu. Bu arada otuzbin çadır olduğu tahmin edilen HAMİT BEY'in aşireti de ISPARTA-BURDUR bölgesine yerleşti. Afyon güneyinden ANTALYA kıyılarına kadar olan bölgelerde bu aşiret tarafından bir çok köy ve kasaba kurulmuştur. Şuhut'un batısındaki SENİR köy; Sincanlı'ya bağlı ikinci bir SENİR (Tmaztepe kasabası); Burdur gölünün kuzey doğu kenarında
SENİR kasabası; Isparta’nın 14 km. kuzeyindeki SENİRCE KÖYÜ; Burdur'un KARASENİR mahallesi; Antalya'nın Gündoğmuş ilçesine bağlı SENİR köyünün HAMİTOĞULLARI'nın hakim olduğu bölgelerde bulunması bu yerleşme merkezlerinin bu aşiret tarafından kurulduğu kanaatim uyandırmaktadır. Hamitoğulları döneminde SENİRKENT ovasına yerleşen aşiretler rivayete göre 9-14 oba teşkil ediyordu. Bu sırada Hacıbektaş Velî halifelerinden Şeyh Ahmet Velî şimdiki Şeyhler tekkesinin bulunduğu yere dergâhını kurarak ovada yerleşmiş olan aşiretlere İslâm dininin esaslarını telkin etmeye başlamıştır. Buradaki halk Müslüman olmakla beraber devamlı göç halinde oldukları için mektep ve medrese göremediklerinden İslâmiyet hakkında esaslı bilgilere sahip değillerdi. Tekke'nin etrafında önce tekke müstahdemlerinin evleri yer almış; daha sonra bu Velî'nin manevi cazibesine kapılarak; havasının da iyi olması sebebiyle ovadan gelip buraya yerleşenlerle altmış haneli ŞEYHLER mahallesi teşekkül etmiştir. Bu bölgenin,,
 OSMANLILAR'a ilhakından sonra (H:785- M: 1383) MURAD-I Hüdavendigâr (I: MURAD) KARAMAN seferini müteakip (789-1387) de yeni ilhak edilen toprakları teftiş ederken SENİRKENT'ten de geçmiş; Bu arada kendisini karşılayan ahali arasında bulunan ŞEYH AHMET VELÎ'ye; Tekkenin koyun sürüsü ile Tekkeye ait IŞIKLAR YERİ'ndeki 400 dönüm araziyi öşürden muaf olmak üzere tekkeye vakfedilmesini kabul etmiş daha sonra BURSA'ya dönüşünde bu hususa dair bir FERMAN göndermiştir. Murad-ı Hüdavendigâr'm yerine geçen oğlu YILDIRIM BEYAZIT (1389-1403) Konya'dan Antalya'ya giderken SENİRKENT’İN iki km. doğusundaki Elperek bölgesine yerleşen ELPEREK MUSTAFA DEDE'nin SENİRKENT'e gelip inşa ettiği
 ORTA CAMİ'ye (Elperek zade Camii'ne) 170 dönüm tarla, 10 dönüm bağ ve şimdiki garajın olduğu yerdeki Harman yerinin vakfedilmesini irade buyurmuştur. Bu suretle I. MURAD'ın son yıllarında (1387) Şeyh AHMET VELÎ SULTAN tarafından (ŞEYHLER MAHALLESİ); ve birkaç yıl sonra da YILDIRIM BA YEZİT HAN'ın ilk saltanat yıllarında (1390) Elperek MUSTAFA DEDE tarafından (ORTA MAHALLE) kurulmuştur. Yine civardaki aşiretlerden HIDIR ÇELEBİ DEDE 16. ncı Yüzyılda Akkeçili tarafından gelerek PAZAR ve HIDIR ÇELEBİ Mahallelerinin olduğu mıntıkaya yerleşmiştir. Üstü toprak dam ile örtülü HIDIR ÇELEBİ CAMİİ (PAZAR CAMİİ) onun tarafından inşa ettirilmiştir.
Toprak damlı bu eski caminin yerine yapılan şimdiki cami ise eskisi yıkılarak 1900-1911 yılları arasında bütün kasaba halkının seferber olması ile bugünkü haliyle yeniden yapılmıştır. Önceleri KARAASLAN tarafında yerleşmiş olan TURGUT DEDE 17. nci yüzyıl ortalarında TURGUTLAR Mahallesini kurmuştur. SENİRKENT'in çekirdeğini bu dört ana mahalle teşkil etmektedir. Bugün sayısı 9’u bulan öbür mahalleler bu eski mahallelerin büyüyerek bölünmesinden meydana gelmiştir. 1901 yılında yayınlanan Konya Vilayet Salnamesinde (Yıllığında), Hamidabad Sancağı Uluborlu Kazasına bağlı Senirkent Nahiyesi hakkında şu bilgilere yer verilmiştir. SENİRKENT NAHİYESİ Müdür Galip Efendi Naib Vekili Hacı Arif Efendi Tahrirat Katibi Ahmet Efendi Aza Hacı Ali Ağa Aza İsmail Efendi Aza Hacı Veli Ağa Aza Mehmet Efendi DAİRE-İ BELEDİYE Reis Hacı Tevfık Efendi Aza Mehmet Efendi Aza Hacı Ali Efendi Aza Hacı Hüseyin Efendi Aza Mustafa Nuri Efendi Katip Mehmet Efendi Nahiye Merkezinde 5.430 nüfus mevcut olup cümlesi İslam'dır. Kasabada 1.070 hane vardır. Nüfus-ı Umumiye Nahiyenin nüfus-ı umumisi 9.691 neferden ibaret olup cümlesi İslam'dır.
 SENİRKENT İLÇE COĞRAFYA
 İlçe, batısında Uluborlu, doğusunda Yalvaç, güneyinde Atabey ve kuzeyinde Afyon ili Şuhut ilçesi ile komşudur.Yüzölçümü 600 km2 olup, rakım 1010 m.dir.
 SENİRKENT İLÇE NÜFUS
 TÜRKİYE İSTATİSTİK KURUMUNCA AÇIKLANAN ADRESE DAYALI NUFÜS KAYIT SİSTEMİNE GÖRE NUFUS BİLGİLERİ 31 Aralık 2008 31 Aralık 2009 ARTIŞ/AZALIŞ ORANI İlçe Merkezi 5.666 6.932 22,34% Büyükkabaca Kasabası 3.865 3.816 -1,27% Uluğbey Belediyesi 862 924 7,19% Yassıören Belediyesi 652 796 22,09% Akkeçili Köyü 247 243 -1,62% Başköy 53 52 -1,89% Gençali Köyü 793 795 0,25% Garip Köyü 613 605 -1,31% Ortayazı Köyü 337 341 1,19% TOPLAM 13088 14.504 10,82%
 SENİRKENT İLÇE SAĞLIK
İlçemiz Devlet Hastanesi 1954 yılında 150 yataklı olarak hizmete açılmıştır.1992 yılında hastanenin bir bölümünün yeni açılan Sağlık Meslek Lisesine tahsis edilmesi nedeniyle yatak kapasitesi 50’ye ve bilahare de 25 yataklıya düşmüştür. Uzman doktor olarak Aile Hekimi bulunmaktadır. Hafta içi her gün aile hekimliği ve diş hekimliği polikliniği hizmet vermektedir. Hastanede 35 sağlık personeli hizmet vermektedir. Ayrıca hastane bünyesinde 24 saat acil polikliniği hizmet vermektedir. Toplum Sağlığı merkezi olarak; Senirkent Devlet Hastanesi binası içerisindedir. 2 Adet Memur , 1 Adet Sağlık Memuru ,3 Adet Hemşire , 1 Adet Çevre Sağlık Teknisyeni , 1 Adet Ebe , görev yapmaktadır. Kendisine bağlı olan ve koordineli çalışmakta olan 2 Adet Sağlık Birimi bulunmaktadır. Yeşil Kart Sağlık Karnesi Hizmetleri , Sağlık Raporları , Halk Aşılamaları , Ana Çoçuk Sağlığı Hizmetleri , Halk Eğitimi , Çevre Sağlığı çalışmaları görevlerini yürütmektedir. Aile Sağlığı merkezi olarak; Aile Sağlığı merkezinde ve Büyükkabaca Aile Sağlığı merkezinde hizmet vermektedir. 4 aile hekimi ve 4 aile sağlığı elemanı çalışmaktadır.
SENİRKENT YEMEKLERİ
Yemek Adı BANAK Malzemeler 1 kg kemikli dana Eti 2 adet pide 1 çorba kaşığı tereyağı 1 çay bardağı sıvı yağ İsteğe göre baharat (kara biber vb) Pişirme Süresi 30dk Kişi Sayısı 4-6 Kişilik Tarifi Et bir tencerede hafif kaynatılarak kanın etten ayrılması sağlanır. Kanından ayrılan et başka bir tencereye alınır, etin üzeri kaplanana dek su ile doldurulur. Tekrar haşlanır etler başka bir kaba alınarak kemiklerinden ayrılır. Bu esnada başka bir yerde pidelerimiz baklava dilimi şeklinde küçük dilimlere ayrılır. Senirkent’e özgü bakır banak tabaklarına kesilen pideler koyulur üzerine haşlanmış etimiz didilerek pidenin üzerini kapatacak şekilde ilave edilir. İlave dilen etin üzerine başka bir kap da haşlanan kemiklerin suyu ile haşlanmış etin suyu pideler ıslanıncaya kadar etin üzerine ilave edilir. İsteğe göre karabiber ve limon ilave edilerek servis yapılır. Yöremizde düğünlerde, davetlerde, mevlit yemeklerinde 100–1000 kişilik hazırlanarak ikinci yemek olarak ikram edilir. Düğünlerde büyük kazanlarda 500–1000 kişilik olacak şekilde kesilen dananın eti ikramın yapılacağı günün gecesi gece yarısından sonra odun ateşi ile kazanlarda pişirilir Fotoğraf Yemek Adı
GORUK SULU BAMYA Malzemeler Yarım Kg bamya(taze veya kurutulmuş) 2 Salkım Üzüm Goruk’u 2 adet orta boy soğan 2 adet domates 2 adet sivri biber 1 çay bardağı sıvı yağ 1 yemek kaşığı tere yağı 250 gr kuşbaşı et Pişirme Süresi 30dk Kişi Sayısı 4-6 Kişilik Tarifi Tencerede kuş başı etler 5-6 dakika kadar karıştırılır. İçine tereyağı ve sıvı yağ ilave edilir. Domateslerin kabuğu soyulup rendelenir. Soğanlar ve biberler ince ince doğranır. Soğan ve biberler bir tavada pembeleşinceye kadar pişirilir. Rendelenmiş domatesler karışıma ilave edilir. Tencerede pişmekte olan ete eklenir. Karışımın üzerine çıkacak şekilde su ilave edilir. Kaynamaya bırakılır. Ayrı bir tencerede haşlanmış olan bamya süzülerek kaynayan suya ilave edilir. Tencerenin ağzı kapatılarak yaklaşık 30 dakika pişmesi için beklenir. Başka bir kap da goruklar ezilerek içine bir su bardağı ilave edilerek tülbent den geçirilerek süzülür. Süzülen goruk suyu pişmekte olan bamya ya ilave edilir. İsteğe bağlı olarak iki diş sarımsak katılabilir. Goruk suyunun bulunmadığı zamanında limon tuzu kullanılabilir. Tencere nin ateşi söndürüldükten sonra hemen ocaktan indirilmez. 5-10 dakika buharı ile pişmesi için bekletilir. Yöremizde düğünlerde, davetlerde, mevlit yemeklerinde
 100-1000 kişilik hazırlanarak üçüncü yemek olarak ikram edilir. Yöremizde düğünlerde özellikle bamya yemeği sıcak olarak sofraya koyulur. Sofradaki yemek yiyen bazı açıkgöz kişiler yemeği ilk olarak kaşıklayıp ya da soğukmuş diyerek diğer kişilere hızlı yemeleri için adeta teşvik ederler. Yemeğin gerçekten soğuk olduğunu düşünen kişiler de hemen kaşıkla yemeğe daldırıp düşünmeden kaşığı ağzına götürürler. Sıcak olan bamya kişilerin ağzını yaktığında kişi sıcak olduğunu çaktırmamak için (yemek evde kapalı ortamda yeniliyorsa) evin tavanına bakarak tavanı da çok güzel çakmışsınız kirişler çok iyi vb şeklinde ifade ederek güya ağzının yandığını çaktırmak istemez. Fotoğraf Yemek Adı SAMSA Malzemeler · Un ,ceviz, isteğe göre badem içi ceviz içi veya tuzsuz fıstık · Şerbet için pekmez veya şeker • Kızartmak için sıvı yağ • Bir miktar nişasta Pişirme Süresi 10dk Kişi Sayısı 4-6 Kişilik Tarifi Un, su ve az miktarda tuzla hamur yoğrulur. İnce açılan yufka sıcak saca yazılıp hemen kaldırılır. Sonra ıslak bir bezin altında biriktirilir. Tüm yufkalar dört parmak eninde kesilir. Kesilen her yufka kurumaması için naylon poşete koyulur. Pişme sırasında dökülen parçalar iyice pembeleşinceye kadar biraz daha pişirilir. Sonra üzüm pekmezi ve ezilmiş cevizden oluşan karışıma batırılarak kesilen parçalar muska şeklinde üçgen üçgen katlanır özenli ve dikkatli sarılması gerekir. Katlanan muskanın uç kısmı nişastalı suya batırılarak yapıştırılır. Muskaya üç tane delik açılır çatal veya şiş yardımı ile. Deliklerin amacı pekmez veya şerbetini çekmesi ve iyi pişmesini sağlamaktır. Hazırlanan samsalar kurumaya bırakılır hava alabilecek sepetlerde saklanır
 Hazırlanışı kızgın yağda kızartılıp pekmeze yada hazırlanan şeker şerbetine batırılarak tatlandırılıp servis yapılır.Eskiden düğünlerde damada tatlı olarak samsa götürülür. İlk gecenin arkasından damat kaynanasını el öpmeye geldiğinde akşam yemeğinde samsa ikram edilir. Samsanın bazılarına bozuk (demir para saklanır) eh para damadın dişine denk gelirse eyvah dişim kırıldı şeklinde espri yaparFotoğraf Yemek AdıTAHİNLİ PİDEMalzemelerTahinToz şekerUnSıvı YağBir miktar suPişirme Süresi10dkKişi Sayısı4 KişilikTarifiUn ile su hamur haline getirilir. Başka bir kap da tahin ile sıvı yağ karıştırılır. Parçalara ayrılan hamur tek tek oklava veya merdane ile açılır, tahin her tarafına eşit dağıtılacak şekilde sürülür. Rulo aline getirilen tahinli hamur yarım saat kadar beklemeye alınır. Beklemeden sonra karışımlı hamur kayık tabak şeklinde açılır üzerine biraz daha tahin sürülüp isteğe göre toz şeker ilave edilir. Sonra fırına sürülerek üzeri kızarıncaya kadar pişirilir.Genellikle fırınlarımızda sabah kahvaltılık olarak pişirilir vefat edenlerin akrabaları ve dostları tarafından vefatını izleyen günlerde vefat eden kişinin evinde kahvaltılık olarak ikram edili